
Zeki çevik ve ahlaklıydı.
Zekasını anlatmaya gerek yok...
Çevikliği tuhaftı. Hala çeviktir sanırım Hagi. Aklıyla vücudunun koordinasyonunu sağlar ve çok atik davranabilirdi. 35 yaşındayken Dünyanın o zaman en çevik futbolcusu Roberto Carlos'un yanından geçerdi... 2 saniyede 5 metre önünde olmuştu hatırlarsanız. Fırlıyordu çalım atacağı zaman zaten.
Çalım atarken sağ ayağını öne basar, topu ve sol ayağını vücudunun arkasında bırakırdı. Hatta sol el bileğini de bükerdi, gözünüzün önüne getirin, hatırlarsınız. Neyse... Yani topla birlikte rakibini geçmeye çalışırken vücudunu 1 metre öne atardı. Ve ok gibi fırlardı.
Sonra top solunda, kendisi topla rakip arasında geçer giderdi...
Dortmund maçında falan az yardırmışlığı yoktur o şekil.
Çevikti yani, 35 yaşında bile deli gibi dripling yapabilecek kadar çevikti.
Şimdi kendisi ile kıyaslanan Alex dripling'in d'sini yapamaz misal. Onun yaptığına feyk denir en fazla. En maximum yaptığı dripling 3 metre :) Çalımı yiyen adam 3 metre sonra tekrar önüne çıkıyor... Çünkü çevik değil, geçtiği zaman uçup gidemiyor.
Hagi ise 60 metre yapardı bunu bazen.
Sergen de yapardı bunu bakın o da aklıyla vücut koordinasyonunu sağlayan bir adamdı, göbek önde giderdi ama nasıl oluyorsa giderdi yani...
Ve neyse boşverin bunları...
Ahlaklıydı Hagi!
İş ahlakı denen bir şey var! Biz Türkler ne demek olduğunu bilmeyiz. Onun vücut bulmuş hali Hagi'dir. Hagi olmak babası vefat ettiğinde bile içi kan ağlayarak idman yapmak demektir. Böyle büyük bir isimken bile, böyle büyük kredin varken bile tek idman kaçırmamak demektir.
Yukarda Sergen örneği verdim ya. Ona soruyorlar misal zamanında Bülent çok çalışıyor diyorlar. Sen neden çalışmıyorsun?
- Bülent yeteneksiz o çalışmazsa futbolcu olamaz, ben yetenekliyim, o yüzden çalışmama gerek yok diyor... O yüzden de bir bok olamıyor zaten de neyse şimdi.
Hagi...
Aldığı parayı hak etmek diye bir terim var... İlah olmuşken, peygamber gibi sevilirken, 36 yaşında götünden ter akana kadar idman yapar ve öyle hak ederdi parasını. İstese yatar ne olacak, sene sonu futbolu bırakıyor, onun bir kaç maçlık veyahut bir sezonluk falan değil... Ömürlük kötü oynama hakkı vardır bu taraftarın kalbinde!
Ama o öyle yapmadı. Hep diyorum son maçında bile sahanın tozunu atan bir 30 metreden çakan bir de penaltıyı sokan adamdı Hagi.
Ahlaklıydı... Çünkü hakkını arardı Hagi. Erol Ersoy, kıskanç rakip takım taraftarları, haysiyetsiz yorumcular üçgeninde, ahlaksız ilan edilmiş, bu toprakların gördüğü en ahlaklı oyunculardandı Hagi.
Hakkını aradı diye ahlaksız olmaz bir adam.
Ahlakı bozuk, bozulmuş. Ahlakı böyle Mehmet Ali Erbil'ler, Ahmet Çakar'lar, Erman'lar gibi adamlarca tecavüze uğramışlar ülkesinde senelerce ahlaksız ilan edildi Hagi.
Tek suçu ne? Hakeme itiraz etmek vs. O onun karakteriydi, haksızlığa isyan ederdi o adam.
Günün birinde... Yan hakemle gitmiş hiç sesini yükseltmeden, hiç itiraz etmeden, hiç suratını ekşitmeden, hiç elini oynatmadan, hiç fuck off demeden pozisyonu konuşuyor. Ve planlı programlı Erol Ersoy gelip kendisine, itiraz ediyorsun diye sarı kart veriyor. Yüzüne bile bakmadan! Planlı programlı Erol Ersoy arkasını dönüyor, Hagi'ye. Hagi, Erol Ersoy'u kolundan tutuyor ve bir dakika diyor... Bir dinle.
Neden kolumdan tuttun diye 2. sarıyı çıkarıyor Erol Ersoy Hagi'ye.
Ve Hagi'de film kopuyor.
Ahlaklı olmayan adam bu bariz kahpeliğe ses çıkarmayıp, "boşver uzun süreli ceza almayayım, paramdan olmayayım" deyip soyunma odasına inecek adamdır. Ahlaklı adam bu plana programa, bu suratından oyunculuk akan, tiyatronun suratına tüküren adamdı.
O gün Galatasaray yönetimi takımı ligten çekmeliydi.
O gün Galatasaray üst üste beşinci şampiyonluğuna ulaşmasın diye yapılmayan tiyatro kalmamıştı.
Ahlaklı adam... Geç ahlakını, bu ülkeye Avrupa'da şampiyonluk kazandıran baş adam! 6 maç ceza almıştı ve yetmemiş ahlaksız ilan edilmişti... Ahlak anlayışı tecavüze uğramışların ülkesinde. Hem de ahlaklı(!) Erol Ersoy'un suratına tükürdü diye.
Ahlaksız olsa bir adam... Adams 3-4 tane net, ard arda dirsek attığında ayakta durmaz, yüzünü tutar kendisini sırt üstü yere atardı.
Ve hagi rakibi arkadan çekti diye sarı, Adams ise kırmızı alırdı.
Ama bizim ahlak anlayışımız, tecavüze uğramış olduğu için, biz takımını yanlız bırakan Hagi'ye ahlaksız dedik, yine o gün.
Hagi kimseye kasten (sebepsiz) durup dururken vurmadı.
Hagi ayakta duramayacak kadar darbe almadan asla kendisini yere atmadı.
Hagi haksızlığa susmadı.
Hagi son güne kadar aldığı paranın hakkını verdi.
Hagi bir karakter kattı.
Hagi aslında ahlak öğretti! Biz öğrenmedik, biz ona ahlaksız dedik, çünkü biz ahlak anlayışı bozuk bir milletiz.